Zaman akıp gidiyordu…
Efsaneye göre yeryüzünde ilk insanların yaşadığı yer MU kıtasıydı… Asya ve Amerika kıtaları arasında yer alan Mu, kuzeyden güneye 3000 mil, doğudan batıya 5000 mil kadar uzanan, üç kara parçasından oluşan büyük bir kıtaydı…
İnanışa göre kayıp kıta Mu’nun çocuklarının çok özel yetenekleri vardı… Nesneleri havaya kaldırabiliyor, piramitler gibi bir çok yapının inşasını akıl almaz şekilde yapabiliyorlardı. Muazzam bir mimari söz konusuydu. İnce işçilikleriyle harika köprüler, mabetler yapmışlar, yaşadıkları yerleri akıl almaz ölçüde süslemişlerdi. Yüksek bir kültür ve anlaşılamayan yetenekleriyle yaşamlarına devam ediyorlardı.
Ve bundan yaklaşık 12.000 yıl önce bir gün; bütün uygarlık, çok büyük bir sesle sarsıldı… Çığlıklar her tarafı sarmıştı… Büyük bir patlama sesi duyuldu…Bütün gözler tek bir yere bakıyordu… Anlatılanlar gerçek miydi yoksa? …
Aslında patlama sesinden bahsetmişken değerli okurlar, bu noktaya değinmeden de geçemeyeceğim. Bildiğiniz gibi iş hayatında yaşanan öfke patlamaları, son dönemlerde oldukça artmıştır. Huzurun olmadığı ve psikolojik tacizin yer aldığı işyerlerinde kontrol edilemeyen öfke patlamaları yüzünden, çalışan psikolojileri bozulmakta ve işgücünün verimi düşmektedir.
Yazdıklarımda sanki atlamalar oldu, bir şeyler eksik kaldı değil mi? Mu’ya noldu diye merak edenleriniz var mı? Başka bir konuya geçtim ama aklınız hala Kayıp kıta Mu’ya ne olduğunda mı? İşte Zeigarnik Etkisi…
Rus Bluma Zeigarnik(1901-1988)keşfettiği bu etkiye göre sonlandırılmamış işler, zihni meşgul eder. İş bitince zihnin meşguliyeti biter ve rahatlar. O dönemde yani 1920’lerin ortalarında bir grup psikolog, Berlin Üniversitesinin restoranına gider. Kalabalık grup, siparişlerini verir. Siparişi, tek bir garson alır. Ancak, hiçbir siparişi kaydetmez. Grup, yemeklerini yer ve restorandan çıkar. Daha sonra, gruptan bir psikolog, geri dönerek, aynı garsonu bulur ve bunca siparişi aklında nasıl tuttuğunu sorar. Garson, üniversitenin onca kalabalık restoranındaki değil biraz evvel aldığı siparişi, psikologlardan oluşan grubu bile hatırlamamaktadır. Garsonun psikologa söylediği tek şey, siparişleri aklına yazıp, yemeklerin ilgili kişilere ulaştırılmasını sağladıktan sonra siparişleri aklından sildiğidir…
İş hayatında özellikle satış taktiklerinde bu etki oldukça yaygın kullanılmaktadır. Biz İK’cılar ise, çalışanların motive olması ve işe yönelmesi için böyle keyifli yöntemleri sıklıkla kullanabiliyoruz. Elbette çalışanın sadece işini yapması ve Zeigarnik'in etkilendiği garson gibi; yalnızca işini bitirmesi değil amacımız… Profesyonel iş hayatında, hem yemeklerin iyi bir servisle sunulmasını hem de çalışanın bunun keyfini yaşamasını hedefliyoruz. Aynı zamanda bazı işleri yarım bırakarak beynin ona yönelmesini ve tamamlamak için gayret göstermesini de bir çalışma taktiği olarak kullanabiliyoruz. Böylece güdülenerek zamanı doğru kullanabiliyor ve başarıya daha kolay ulaşabiliyoruz.
Bu arada Kayıp Kıta Mu’nun hikayesini merak ediyor musunuz? Doğal felaket sonucu büyük gaz kütlelerinin patlamasıyla Pasifik Okyanusuna gömüldüğü söylenir. Hala tam olarak kanıtlanan bir bulgu ya da bir açıklama yoktur. İşte bu yüzden ilgimizi çekmeye devam etmektedir… Tıpkı en heyecanlı yerinde biten diziler, yarım kalan aşklar, en önemli konuya gelince mola verilen konferanslar, yarım kalan işlerin aklımızı sürekli meşgul etmesi gibi…
~~~
bütün bu insanüstü yeteneklerine rağmen mu adası hakkaten haritadan silindimi
şu an bende zeigarnik etkisi altındayım
Mustafa Bey, efsaneye göre kıta sular altında kalmıştır. Ve elbette bu konu ile ilgili ciddi araştırmalar söz konusudur. İlerleyen zamanda daha ayrıntılı bir yazı sizin için paylaşırım.
Katkılarınız için teşekkür ederim.
Her yazinizda beni şaşırtıyorsunuz Saygı Hanım; metni okurken masal dinler gibi öyle kaptırmıştım ki, konu değişince öylece kaldım… Sonuç: ilerde birgün “Saygı Günenç Etkisi” başlıklı bir yazı okursam buna şaşırmayacağım. :)) elinize sağlık.
🙂 Bu hoş, motive edici yorumunuz için çok teşekkür ederim Ayşin Hanım.
Sizin gibi değerli, nezaketli okuyucularım için, yazmaktan, paylaşmaktan son derece keyif alıyorum…
Güzel paylaşımlarda görüşmek dileğiyle…
Önemli bir konuyu çok hassas bir perspektiften ele almışsınız. Bence bu yazınızı okuyan herkes kendi bakış açısında fırtınalar yaşayacaktır, veya en azından ben öyle tahmin ediyorum O fırtınaları atlatamayanlar ise yine kanımca hayatlarına kaldıkları yerden devam etmeye mahkum olacaklardır. Güçlü kaleminiz için sizi kutlarım Saygı Hanım.
Merhaba Hakan Bey,
Profesyonel bakış açınız, değerli yorumlarınız için çok teşekkür ederim. Sizin sözleriniz benim için hem öğretici, hem yol göstericidir.
Keyifli okumalar dilerim…
hikayede anlatılan MU^lar gülten dayıoğlunun kitabında kutsal MO’lar olarak birebir aynı şekilde anlatılıyor.Merak edenler için bilgi…
NOt.kitap gençlik yayınıdır 🙂
Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederim Levent Bey.
Gülten Dayıoğlu eserleriyle bir çok kurumdan ödül almış ve aynı zamanda bir çok yayını da yabancı dillere çevrilerek yayınlanmış bir yazardır. Yazı dili çok kuvvetli ve çok farklı konularda eserler yazan biridir. Kendisinin kitaplarıyla büyüdüğümü itiraf edebilirim:) Kayıp Kıta Mu ile ilgili olarak “MO’nun Gizemi” diye bir seri yazmıştır.(Toplam 3 kitap)
Konu ile ilgili Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’de bir araştırma yapmıştır. Aynı zamanda bu konuda bütün yaşamı boyunca araştırma yapan Albay James Churchward’ın da bir kitabı bulunmaktadır. Bu eser özel bir kaynaktır.
Burada bu efsaneyi kısa tutarak Zeigarnik Etkisi üzerinde durmak istedim ama ilerleyen süreçte konu ile ilgili başka bir yazıda hepsine değinmeye çalışacağım.
Keyifli okumalar dilerim…
merhaba,
mu kıtası benim araştırdığım bir konudur, ve başlığı görünce direk tıkladım okurken konu birdn değişince affaladım, bu etkiyl ilkdefa tanıştım, hayatımızda hepimizin bilmeden içinde olduğu etki, paylaşım için teşekkürler,
kayıp kıta” mu ” gelirsek, şuanki teknolojilerimize çok önceden ulaşmış bir medeniyet oldugu soylenır, helikopterin buluşu ile ilgili yazıtlar bulundugu söylenmektedir. Atatürk`ün de ilgilendiği ve üzerinde araştırma yaptırdığı bir konudur, mu kıtasının türkler ile çok benzeer olduğu, dilinden yaşayışına benzerlikleri araştırmıştır. ilgilenen kişiler “sinan meydanın kayıp kıta mu” kitabını okumasını tavsiye ederim.
paylaşım için teşekkur ederim..
Katkılarınızdan dolayı ben teşekkür ederim Kutay Bey.
Zeigarnik etkisini anlatmak için sınırsız seçenek varken kalemim yine bu konuya gitti. Çok özel bir efsane… Etkileyiciliği sayesinde Zeigarnik Etkisini daha iyi ifade etme şansı buldum:)
Kayıp kıta Mu ile ilgili yazacağım yazıda da katkı ve yorumlarınızı beklerim.
Keyifli okumalar dilerim.
Yakın zamanda bir arkadaş sohbeti sırasında, “Göz Yalnızca Zihnin Kavramaya Hazır Olduğu Şeyleri Görür” başlıklı yazınızdan bahsedilmişti. Bergson’un bu çok sevdiğim sözünü konu alan yazıyı görmek istedim. Derken; kendimi blogunuzu incelerken buldum. Bu kadar etkili bir yazıyla karşılaşacağımı düşünmemiştim. Ne yalın bir blog, ne kadar güzel yazılar… Sizi içten tebrik ederim Saygı Hanım. Aslında çok narin bir üslubu doğrudan, pat diye önümüze koyarak; pekçok yazarın düşürdüğü çelişki hissi yerine, tamamlanmış ve edinilmiş bir bilgiye sahip olmanın hazzıyla başbaşa bırakıyorsunuz okuyucuyu. Az bulunur bir yetenek. Tekrar tebrikler! Yeni yazınızı heyecanla bekliyorum.
Saygılarımla.
Sinan Meydan’ın “Atatürk ve Kayıp Kıta Mu” adlı kitabını şiddetle tavsiye ederim. Bu değerli bilgi için de teşekkür ederim. Zeigarnik Etkisiz günler dilerim :))
Saygı hanım selamlar,
Merak ediyorum acaba bu etkiden kurtlmak için neler yapılabilir, açık bir zihin nasıl sağlanır… Bu konuda da yol gösterici bir yazınız olsa tam isabet olur.
Saygılar
Holywood sinemasında çokça kullanılan bir teknik. İnsanlar, fikir aşılamanın bu etkide olduğu gibi değişik versiyonlarıyla, toplumları yönlendirmeyi başarıyor. Bu açıdan zihnimizi açık tutmak çok zorlaşıyor. Haliyle hep yarımız…