Zamanın birinde, çok uzaklarda bir köyde; eşini, çocuğunun doğumundan önce kaybetmiş, tek başına yasayan hamile bir kadın varmış. Kadın kendisine arkadaş olması açısından dağda yaralı bulduğu bir gelinciği evinde beslemeye başmış. Gelincik kadının yanından bir an bile ayrılmazmış. Her ne kadar evcil bir hayvan olmasa da, oldukça uysal davranırmış. Birkaç ay sonra kadının çocuğu doğmuş. Tek başına tüm zorluklara göğüs germek ve yavrusuna bakmak zorundaymış. Günler geçmiş ve kadın bir gün birkaç dakikalığına bile olsa evden ayrılmak ve yavrusunu evde bırakmak zorunda kalmış. Gelincikle bebek evde yalnız kalmışlar. Aradan biraz zaman geçmiş ve kadın eve gelmiş. Birde bakmış ki; gelinciğin ağzı kan içinde. Kadın aklını yitirip, çıldırmışcasına gelinciğin üstüne atlamış ve gelinciği öldürmüş. Evladının acısıyla feryatlara başlamış. Tam o sırada içerideki odadan bir bebek sesi duyulmuş. Kadın odaya yönelmiş ve odada beşiği, beşiğin içindeki bebeği ve bebeğin yanında duran parçalanmış bir yılanı görmüş.
Gelincik bebeğin hayatını kurtarmış ama annenin ön yargısının kurbanı olmuş…
Bu hikaye bize; yaşadığımız olaylar karşısında ani kararlar vermenin ne kadar yanlış olduğunu hatırlatıyor. Belki biraz beklemek, farklı ortamlara gitmek, belki birine danışmak, değerlendirmek yanlış anlamaları önleyecektir. Ön yargılarınızdan kurtulmanız dileğiyle…
Saygı Hanım Merhabalar ; Yazılarınızı her zaman okuyor ve takip ediyorum. Ön yargı ile yazı dizinizi de okudum harikaydı. Ön yargılarımızdan dolayı zaman zaman kendimiz zarar görüyoruz. Ön yargılarımızdan kurtulmamız dileğiyle, Paylaşımınız için sonsuz teşekkürlerimi sunar,
Başarılı, sağlıklı günler dilerim.
Saygılarımla,
Merhaba Ramis Bey,
Güzel sözleriniz ve desteğiniz için teşekkür ederim.
Keyifli okumalar dilerim.