Tecrübelerimiz ve yaşanmış olaylar, bize bir çok şey öğretiyor. Her hikayeden, gerçeğe yakın olsa da olmasa da içindeki gizli mesajları almak ise, kendimizi geliştirmemizi sağlıyor. Heybemizi kimi zaman; başkalarının tecrübelerinden faydalanarak yaşanmışlıklarla, kimi zamanlar unuttuklarımızı hatırlayarak, kimi zamanda bilmediklerimizi öğrenerek dolduruyoruz. Bu yüzden paylaşmanın önemi son derece büyük. Biliyorum ki bu konuda yalnız değilim. İşte bunun hazzı da son derece büyük. Böylece, blog okuyucularımızdan Sevgili Hakan Şahin'in gönderdiği hikayeyi, (kendi anlatımıyla) sizlerle aynı coşkuyla paylaşmaktan mutlu olacağım.
Bir gün evde oturmuş gazete okurken bir yazı ilgimi çekti ve ilginç olduğu için eşime de okudum. Şöyleydi…
Bir gün İngiltere'de bir Amerikalı turist bir hastaneye girer ve doktora şikayetlerini anlatır. Tetkikler başlar, sonra daha ileri tetkiklerle devam eder. Hepsinin sonunda doktor adamı karşısına alır ve gayet düşünceli bir şekilde, hastanın beyninde ciddi bir tümör olduğunu, bulunduğu yerin çok hassas ve müdahalenin çok zor olduğu bir nokta olduğunu ve fakat alınmazsa çok kısa bir süre içerisinde önce fiziksel yetilerinin kaybolacağını, yatalak hale düşeceğini ve çok zavallıca ve kötü bir ölümün kendisini beklediğini hastaya anlatır.
Hasta sanki bunları ilk defa dinlemiyormuşçasına sakin bir şekilde, "Madem öyle ameliyatı siz bu hastanede yapsanıza, ya da beni ameliyatı İngiltere'de yapabilecek başka bir cerraha yönlendirseniz" diye istekte bulunur. Bunun üzerine doktor. Bu ameliyatı sadece Amerikalı ünlü beyin cerrahı A…'nin yapabildiğini, kendisinin de Amerikalı olduğu için şanslı olduğunu ve bu doktora gitmesini tavsiye ederek görüşmeyi sonlandırır.
Ertesi gün gazete manşetlerinde, ünlü Amerikalı beyin cerrahı A…'nin İngiltere'deki bir otel odasında, silahını kafasına dayayıp ateşleyerek intihar ettiği haberleri vardır…
Gelelim hikayenin devamına. Ben eşime bunları okudum ve o da muhtemelen aynı zamanda akademisyen olmasının da etkisiyle, unutamayacağım cevabını verdi; "Hiç mi öğrenci yetiştirmemiş bu adam?"
Bazen yetiştirdiğimiz/bilgi paylaştığımız insanlar hayatımızı kurtarabilir. Gerçek anlamda da, mecazi anlamda iş hayatında da…
~~~~~~~~~~~~~~~~
Hakan Beye ve değerli eşine, bize paylaşmanın ayrıcalığını yaşattığı için teşekkür ederiz…
Elektronik yüksek mühendisi olarak özel sektörde görev yapan Hakan Bey, uzun yıllar üreterek başarılı projelere imza atmış ve aynı şevkle çalışmaya devam ediyor. Değerli eşiyle aynı zamanda meslektaş olduğunu ve eşinin akademisyen olarak üniversitede kalıp yeni meslektaşlar yetiştirdiğini belirtiyor. Sevgili blog okuyucularımızın meslekleri ve topluma kazandırdıkları göz önüne alınırsa, hikaye daha da anlamlı oluyor. Mevlana'nın dediği gibi: Bir mum diğerini tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez… Ve bir gün arkanızda bıraktıklarınızla anılacaksınız.
Peki siz hiç düşündünüz mü? Arkanızda ne bırakacaksınız?