Zamanın birinde iki adam, bilgenin huzuruna çıkmışlar…
Bilge, karşısında duran adamları ilgiyle süzerek,
-Sorun nedir? diye sormuş. Adamlardan biri diğerine işaret ederek,
-O, yaptığı dedikodularla sadece bana zarar vermekle kalmadı, bu köydeki pek çok insanın da canını yaktı! demiş.
Öteki hemen atılmış:
-Üzgünüm… Böyle olsun istememiştim. Tüm söylediklerimi geri alıyorum.
-Bunun gerçekten her şeyi düzelteceğini mi sanıyorsun? diye söze katılmış bilge ve devam etmiş:Yarın köy meydanına kuş tüyü yastığınla gel.
-Nasıl yani?…"
-Dediğimi yaparsan anlayacaksın."
Ertesi gün köy meydanında buluşmuşlar. Bilge, adamın eline bir makas vermiş ve yastığı kesip içindeki tüyleri boşaltmasını söylemiş. Yastıktan boşalan tüyler rüzgarla birlikte etrafa savrulunca,
-Şimdi, demiş bilge; bunların hepsini toplayıp bana getir.
Adam saşkınlıkla,
-Ama bu mümkün değil! Baksanıza, duvarların ardındaki bahçelere kadar savruldular. Öyle geniş bir alana yayıldılar ki, bunların hepsini toplamak imkansız…diye cevap vermiş.
İşte o zaman bilge:
-Tıpkı başkalarının hakkında sarf ettiğin sözler gibi demiş ve eklemiş: Yaptığın dedikoduların nerelere, ne kadar uzak mesafelere kadar gittiğini ve nelere sebep olduğunu bilebilir misin, söylesene?…
Öyle çok duyarız ki böyle hikayeler, ibret verici dikkat çekici "NE KADAR DOĞRU SÖYLÜYOR" der destekler ve arkamızı döner dönmez: "Selma'da şöyle dedi diye başlayan cümleler kurmaktan vazgeçmeyiz. Bakın her bilgiyi öğrendiğimiz Wikipedi ve Ekşi Sözlük dedikoduyu nasıl tanımlamış:
Wikipedi: Dedikodu, başkalarının kişisel ve özel konuları hakkında yapılan konuşmalardır. Dedikodu bazen gerçek olaylar ve konular hakkında olsa da,genellikle kişiler arasında konuşulduğundan, kişilerin birbirlerine olayı veya haberi iletimi sırasında yanlışlıklar ve çarpıklıklar içermektedir.
Ekşi Sözlük: ''dedi ve koydu'' Bir söz var, ''zeki insanlar fikirlerden, orta seviye zekaya sahip bireyler olaylardan, düşük zeka seviyesinde ki ler ise insanlardan konuşurlar''…Bu anlamda dedikodu zeka seviyesini minimale indirgeyip iletişim kurma şekline verilen isim oluyor.
Gördüğünüz gibi dedikodu ile ilgili: "güzel bir şey", "keyifli bir şey", "faydalı bir şey","motive edici", "terfi etmeyi sağlayıcı" gibi hiç bir ibareye rastlayamıyoruz. Aksine, aslında toplum içinde ne kadar yüz kızartıcı ve yanlış davranış olarak anılıyor. Özellikle iş hayatında yaptığımız dedikodular, çalışan için malesef oldukça sıkıntılı anlar yaşanmasını sağlıyor. Örneğin:
-Çalışanlar enerjilerini işlerine veremiyorlar. Odaklanamıyorlar. Dolayısıyla verim düşüyor.
-Hem çalışma arkadaşlarına hem de asılsız haberler yüzünden yetkililerine, şirketlerine güvenleri kalmıyor.
-Moral erozyonu yaşıyorlar.
-Doğru olmayan bilgileri duydukça sinirleri bozuluyor ve ekstra yıpranıyorlar. Kısaca duyguları zarar görüyor.
-Asılsız iddialar yüzünden, cephe almalar, gruplaşmalar başlıyor.
-Performansı yüksek çalışan bile, durumdan etkileniyor ve olumsuz ortam yüzünden işini bırakıyor.
Dedikodu yapan kişileri toplum aynı zamanda dışlıyor. Yapılan bir ankette katılımcılar,(bir yerel televizyon programının yaptığı ankette) dedikodu yapan kişilere;
*Güvenmediklerini,
*Çevrelerinde varsa hemen dışladıklarını,
*Sevmediklerini,
*Dedikoducunun yanında bile görülmekten kaçtıklarını söylemişler.
Yani dedikodu yapan kadar dinleyen de aynı durumda oluyor ve aynı muameleyi görüyor!
Aslında biz sadece sohbet ediyoruz kalkanıyla yaptığımız gereksiz konuşmaların, ne kadar zararlı ve toplumda nasıl görüldüğünün farkında mısınız? Başkaları ve yaptıkları ile konuşmalar yerine, kendimiz ve yapabileceklerimiz hakkında düşünsek ve enerjimizi buna harcasak, eminim çok güzel projelere imza atar, başarılı çalışmaların içinde yer alabiliriz. Böylece zaten gereksiz konuşmaya ne vakit ne de fırsat bulabiliriz. Bu yazıyı okuduktan sonra, "NE KADAR DOĞRU SÖYLÜYOR" deyip arkanızı dönüp de birini çekiştirmiyorsanız aramıza hoş geldiniz!
Sevgilerimle.
Saygı Günenç
Ocak/2014
(Yazı ilk kez Ocak/2014 de yayınlanmıştır. İş hayatında sürekli yaşanan dedikodu ve asılsız eleştirilerin çalışanlara verdiği zararlara değinmek için tekrar yayınlanmıştır)
Harika bir yazı olmuş, kaleminize sağlık..bende sizin gibi düşünüyorum ve inanın dedikodu yapanllardan, başkalarının hayatlarını konuşmaktan nefret ediyorum..sadece içimden eleştiririm ve herkesin kendi hayatı banane derim. Herkes kendi yaptıklarından sorumlu ve bana bir zarar vermediği sürece kim ne yapmış ne düşünmüş umurum olmaz. Mühim olan kendimiz hakkında neler düşündüğümüz, kendimizin hayatlarındaki dedikoduları analiz edebilmek..kendimizi bu yönde geliştirebilmek…
Katkılarınız için çok teşekkür ederim Dilek Hanım.
Aynı pencereden bakıyor olmak sevindirici.
Güzel paylaşımlarda görüşmek dileğiyle…
Imperative sentence/statement about gossiping is not decorous, hence people should such acts & believe each other as what my opinion would be.
P.Rao
Mr Rao,
You’r true.
I like your idea. Thank you.
SAYGI HANIM KESİNLİKLE ÇOK GÜZEL VE FAYDALI BİR YAZI OLMUŞ.DEDİKODUNUN İŞ YERİNDE HİÇ BEKLENMEYEN SONUÇLAR DOĞURDUĞUNA ŞAHİT OLDUM.BU YAZI ÇOK KİŞİYE ULAŞMALI..TEŞEKKÜRLER
Teşekkür ederim Hatice Hanım.
Beğeniniz ve desteğiniz çok değerli.
Keyifli okumalar dilerim.
Dedikodu ağızdan ağıza dolaşınca var olur. Dolaştıkça da değişime uğrar. Bu yüzden Dedikodu mahallede yapıldığında zamanla geçen, iş yerinde yapıldığında zamanla iftiraya dönüşen bir karaktere sahiptir. Birinde ‘komşu komşunun külüne muhtaçtır’ anlayışı yatar, öbüründe ‘ekmek aslanın ağzında’ anlayışı.. Ne yazık ki, insanlar başkalarının ekmeğine göz dikmeyi, tilki kurnazlığı tanımlamasıyla önemsizleştirmekte.. İşte bu cehaletin verdiği cesaretle, aslında başkasının ekmeğiyle oynandığını bilmeden, nice sözleşmeler feshedilmekte..
Çözüm için İş yerinde ekip çalışması, ruh bütünlüğü ve sinerji oluşumu şart! Bu nedenle performans artışı sağlamak uğruna aynı çatı altında çalışan insanları rekabete yönlendirirken dikkatli olunmalı. Hele ki, bu rekabet astını üstünü karıştırmış, iş tanımının yetersiz olduğu işyerlerinde; en vasıfsız çalışanın bile burun kıvırarak dolaşmasına, küçük dağları yarattığını zannetmesine yol açar, dedikodunun önüne geçilemez. Bunun önünü kesecek olansa büyük patronlar, genel müdürlerdir. Niye mi; çünkü bazen ‘yalakalık’ bazen göze hoş görünme adına onları taklit etmek adettendir. Kısaca işyerinizde dedikodu varsa, işverende de mutlaka vardır..:)
Hoşgörünüze sığınarak biraz uzun yazdım Saygı Hanım. Kaleminize, gönlünüze sağlık. Dilerim çalışma hayatında huzura engel olan bu konu, sizin gibi başkalarının kaleminde de yer alır da, insanları daha özenli olmaya teşvik eder.
Sevgiler, saygılar…
Merhaba Duygu Hanım,
İyi ki de uzun yazdınız ve düşündüklerinizi bizlerle paylaştınız.
Güzel düşünceleriniz ve yazıya verdiğiniz enerji için teşekkür ederim.
Merhaba Saygı Hanım,
Dedikodu maalesef sadece iş hayatımızda değil hayatımızın her alanında yaygın bir şekilde yer alan sosyal bir hastalıktır. Yine dedikodu sadece iş barışını değil sosyal hayatımızı da olumsuz etkileyen bütün dinler tarafından ahlaken kınanmış ve lanetlenmiş bir fiildir. Bu konuda sizin de yazınızda paylaştığınız gibi pek çok Darb-ı Mesel dediğimiz anektotlar ve güzel sözler vardır. Örneğin; “Başkalarının sözlerini sana taşıyan bir kimse, bil ki senin sözlerini de onlara taşıyordur.”(Hasan-i Basri), “Dedikodu basit ruhlu insanların eğlencesidir.”(Corneille),
“Başkalarının dedikodusunu yapan bir gün senin de dedikodunu yapar.”(Frank Sherkani)gibi.
Bu güzel yazınız için teşekkür ediyor,dedikodusuz güzel günler diliyorum.
Merhaba Gürsel Bey,
Ben de size değerli katkılarınız için teşekkür ederim. Verdiğiniz örneklerle yazıyı güçlendirdiniz.
Güzel paylaşımlarda görüşmek dileğiyle…
Bazı sihirli kelimeler vardır. Bu kelimeler hayatı analiz etmede can alıcı noktalardır. Bu doğrultuda çalışmalarınızı görüyor, takip ediyor ve takdirle ifade ediyorum ki bu can alıcı noktaları çok ustaca gözler önüne seriyorsunuz . Sizi tekrar kutluyor insanların bilinçlenmesine yönelik yoğun çabalarınız için kendi payıma da teşekkürlerimi sunuyorum
Merhaba Hakan Bey,
Yayınlamanın, paylaşmanın dışında; sizin gibi profesyonellerin yorumları ve beğenisi yazının gerçek anlamını bulmasını sağlıyor.
Sözlerinizle beni onurlandırdınız. Teşekkür ederim.
Saygı hanım yazılarınızı ve sitenizden çok faydalanıyoruz. Çok teşekkür ederim..
Teşekkür ederim Hakan Bey.
Güzel paylaşımlarda görüşmek dileğiyle.
Merhaba Saygı Hanım;
Çok güzel bir yazı olmuş,Duygu Hanım’ın yorumları da anlam katmış. Maalesef rekabete dayalı bir iş dünyası var ve bu dünyada insanlar daha başarılı olarak yükselmek, emek sarfetmek yerine başkalarının başarılarını baltalamayı, onları kötülemeyi tercih ediyorlar. Umarım dedikodunun ne kadar zararlı olabileceğinin farkına varırlar ve kendilerinin de bundan zarar görebileceğini anlarlar. “Kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına yapma” felsefesini uygularlar. Teşekkürler.
Dileklerinize içten katılıyorum Faik Bey.
Katkılarınız için teşekkür ederim.
Merhaba Saygı Hanım,
Bu güzel yazınız için size çok teşekkür ederim.Verdiğiniz örnekler çok doğru ve yerinde umarım ki bu yazıyı okuyup çevresine bu konu hakkında bilgi vererek daha mantıklı ve doğru düşünen bireyler olabiliriz.Tekrar kaleminize sağlık.
İyi Günler.
Merhaba Ergün Bey,
Sizin gibi farkındalığı yüksek bireylerle, iş hayatımızda herkesin bu konuda çok daha duyarlı olacağına inanıyorum.
Katkılarınız için teşekkür ederim.
Saygı Hanım çok isabetli ve doğru seçilmiş bir konuyu, incelikle analiz etmiş ve yorumlamışsınız. Hem sosyal yaşamin hem is yaşamının en önemli sorunu dedikodu. Ardından baglantılı olarak bir de MOBBING i sizden okumak isterim.. Îçten sevgi saygı ve teşekkurlerimle..
Merhaba Nihal Hanım,
Kesinlikle haklısınız. hayatımızın her alanında dedikodu bizimle birlikte. Katkılarınız için teşekkür ederim.
Mobbing serisinin üçüncü bölümündeyim. Sanırım üzerine daha çok konuşacağız…
Görüşmek dileğiyle.
MOBBİNG ÖZEL DOSYA https://saygigunenc.com/?p=2792
Kısa ve öz yorum yapmak istiyorum.MÜKEMMEL
Saygı Hanım dedikodunun zararlarını bizzat yaşamış bir insan olarak insan hayatını ne derece olumsuz etkilediğini biliyorum. Sadece iş yerinde değil toplumsal yaşamın her alanında dedidodunun varlığı olumsuzluk getiriyor. Dedikodunun var olduğu iş, akraba, aile, komşu, arkadaş ilişkileri çok sağlıklı olmuyor ne yazık ki. Güzel bir paylaşım olmuş, kaleminize sağlık.
Hoşbulduk. İnanın, dedikodunun yapıldığı yerde hava bile kirleniyor ve beni daraltıyor. Dedikodu yapanların mazereti de hazır, “yalan değil ki” halbuki onlar da biliyorlar ki;konuşulanlar yalan olsa iftiraya girer. Hem konuştuklarınız madem gerçek neden kişilerin arkasından konuşuyorsunuz. Düşüncelerinizi kişinin yüzüne karşı değil de arkasından söylüyorsanız, bu dedikodudur.
Saygı Hanım çok güzel çok iyi ifade etmişsiniz, yorumların hepsi de cok iyi tamamlamıs yazıyı. Umarım daha cok kişiye ulaşır ve daha cok kişinin kendine ceki duzen vermesini sağlar, paylaşımınıza sağlık..