İlk tanıştığımız insanlara sorduğumuzda “abi ne iş yaparsın?” diye aldığımız cevap genelde “ben araba işindeyim, ben inşaat işindeyim, ben filanca işteyim” olur. Bana soranlara ben de “ben insan işindeyim” diyorum (önce şok oluyorlar, garip garip bakıyorlar, yoksa bu adam …). Hepimiz insan işindeyiz. İnsanların hayatlarını daha kolay yaşayabilmelerini sağlamak olmalıdır hepimizin amacı.
Hayat, bir servis sanatıdır, sunumdur. Kendimizi, bizi biz yapan her şeyi sunmaktır, duygumuzu sunmaktır. Duygu, bu servisin süsüdür. Küçük bir lezzet farkı büyük bir mutluluktur.
İletişim aslında “fark etmektir.” Hepimiz önce anlaşılmayı, fark edilmeyi bekliyoruz. Olması gereken önce anlamaya çalışmak. Emerson “anlaşılmak bir lükstür” der. Anlamaya çalışmak değer vermektir. Önce değer ver. Bu empati (duygudaşlık) kurabilmenin olmazsa olmaz adımıdır. Önemli olan konuştuğumuz dil değil paylaştığımız duygudur. İletişim kurabilmek demek bütün dilleri konuşabilmek demektir. İnsanlar ırk ırk olsa da duygular ortaktır.
İnsanlar renk renk olsa da gözyaşı tek renktir. İnsanlar şekil şekil olsa da tebessüm her yüze giden en güzel imajdır. Diller farklı farklı olsa da kahkaha ve gözyaşı her yerde aynı anlama gelir. Onun içindir ki iletişim kurulamayacak insan yoktur.
İletişim, sizinle karşınızdakinin “kesişim kümesi” dir. Kahve ile süt birleşince çok farklı bir tat çıkıyor ortaya.
Başkalarını anlamak için önce kendimize izin vermemiz gerekiyor. Söylenilenler karşısında ilk tepkimiz o kişiyi hiçbir önyargı olmadan anlamak yerine hemen yargılamak ve yanlışını bulmak oluyor. Duygularını ifade edince karşımızdaki hemen “aptalca, manyakça, hoş değil” diyoruz. Anlamak için kendimize izin vermiyoruz.
İnsan, başkalarına hayatı tahammül edilebilir hale getirendir. İnsan, diğerlerine dünyayı ve yaşamı kolaylaştıran kimsedir…
UĞUR ATASEVEN
(Hatalıysam Ara kitabından alıntıdır)
Merhabalar sizinle email üzerinden iletişme geçmek istiyoruz bu konuda bize yardımcı olursanız seviniriz.