Şimdiye kadar sahip olduğunuz işleri düşünün? En iyi yaptığınız işler nelerdi? Diğer işlerinizden daha iyi olan şey(şeyler) hangisiydi?
Ücret çalışmamız için ana unsur görünse de, (bir çok kez konuştuğumuz gibi) aslında ana unsuru oluşturmuyor. Çünkü yaşamı sürdürebilmek için yeterli ücret düzeyine ulaşıldığında, çalışan eksik bir şeylerin olduğunu düşünüyor ve yine de tatmin olmuyor.
Huzursuz olarak iş yerine gidiyor.
Otomatikleşmiş bir şekilde işini yapıyor.
İşini sadece bir geçim kaynağı olarak görüyor.
Zaman geçtikçe daha çok yorulduğunu düşünüyor.
İş yerinde psikolojik doygunluğuna ulaşamadığı için, olumsuzlukları özel hayatına yansıtıyor.
Başka örneklere, kişilere bakıyor ve sürekli eksik bir şeyler olduğunu düşünüyor.
İşte maddi formları bir yana bırakırsak, iş hayatında en önemli eksikliğin tutku olduğunu görebiliyoruz.
Uzmanlar iş yerinde başarının anahtarlarından birini de işe sarılma ve inanma olarak açıklıyor. Elbette ilk başta belirli koşulların oluşması gerekiyor.
Anlatılan başarıya nasıl ulaşacaksınız? Tutkuyla çalışacağınız iş yerini nasıl seçeceksiniz?
*İş seçimi yaparken, işin olumlu özelliklerini görerek, içimizde bir olumlu hissin oluşması gerekiyor. Buna iş tatmini deniyor. Seçimlerinizi yaparken şirketleri iyi araştırmanız ve değerlendirmeniz gerekiyor.
*Çalışmaya başladığınız iş yeriyle özdeşleşmek, aktif olarak işe katılmak, kendinizi gerçekleştirmek için, başarılı olmaya gayret göstermeniz gerekiyor. İşte böylece karşımıza “işe sarılma” dediğimiz bu kavram çıkıyor.
*Psikolojinizi sürekli beslemeniz ve yaptığınız işle insanların ne kadar etkilendiklerini, başarınızın ya da attığınız adımların çevreniz tarafından ne kadar geçerli görüldüğünü, beğenildiğini, gözlemlemeniz gerekiyor. Bu size psikolojik olarak güç verecektir.
*Çalışanlarla ve yönetimle iyi diyalogların kurulması, değerli hissetme, ekip ruhuyla hareket etme, aitlik hissetme şirketle bağlarınızı kuvvetlendiriyor.
Kuruma bağlılık, özellikle şirket yönetiminin profesyonel yaklaşımıyla gerçekleşiyor. Çalışan kendini örgüte bağlı hissediyorsa, işine daha tutkulu bir şekilde sarılıyor. Bu aynı zamanda adil olmayan koşullarda bile çalışanların sabırlı olmasını ve iş yerinden kolay vazgeçmemesine neden oluyor. Sizi şirkete bağlayacak normları düşünmeniz, iş seçiminizde ya da çalışmaya devam etmenizde oldukça önemli bir rol oynuyor. Kuruma bağlılık üç farklı şekilde ele alınıyor.
-Duygusal bağlılık: İş yerinin değerlerini tasvip etmeniz ve aynı pencereden bakmanız gerekiyor. Örneğin sizin için önemli olan; eğitim, sosyal yardımlaşma, topluma ve çevreye duyarlı çalışmaların şirket misyonunda da yer alması gerekiyor.
-Devamlılık için gerekli olan zorunlu bağlılık: Verilen ücretin, yaşamanız için gerekli düzeyde olması gerekiyor. Doğru bir ücret politikasıyla çalışırsanız, ekonomik kaygılarınızla zihniniz meşgul olmuyor. Ayrıca aldığınız ücretten mutlu olmanız “daha fazla ne üretebilirim?” diye düşünmenize sebep oluyor.
-Minnet bağlılığı: Bir iş yerinde, bir projeye öncülük eden çalışan, işin yarım kalması, ya da işten ayrılınca sonlanması ve emeklerinin boşa gitmesi gibi ihtimallerden etik olarak huzursuz oluyor. Yeni kurulan bir departmana/projeye öncülük etmiş olması, diğer koşullar yüzünden çıkma kararı alsa da, çalışmaya devam etmesine sebep oluyor.
Kısaca işe tutkuyla sarılmanız için; iş tatmininin tam olması, inanmanız, ortamın ve koşulların bahsettiğimiz kriterlerde olması gerekiyor. Tutkuyla çalışan insan ise; kendisini gerçekleştirmek ve aşmak için bir coşku duyuyor, yüksek performans için çaba gösteriyor, işine odaklanıyor ve olumlu duygularını besliyor. Tutku; öğrenmeyi, gelişmeyi, girişken davranışı, liderlik etmeyi, başkalarına yardımcı olmayı ve sorumluluk almayı beraberinde getiriyor. Başarının anahtarını başka bir şeyde aramanıza gerek kalmıyor…
Şimdi yazıyı okuduktan sonra tekrar düşünün lütfen… En iyi yaptığınız iş hangisi? İşinize tutkun musunuz?
Saygı Günenç
Nisan/2015