Hikayeye göre; zamanın birinde, birbirine çok yakın iki kasaba varmış. Sürekli yarış halinde, sürekli birbirlerini gözetlerlermiş. İki kasaba halkı birbirleriyle karşılaştıklarında; kendi kasabaları hakkında övgü dolu sözler söyler, aslı olmayan hikayelerle övünürlermiş.

Bir gün içlerinden biri, konuşulanlardan daha ileride ne söyleyeceğini ve karşı tarafı nasıl etkileyeceğini düşünmüş. İlk karşılaştığı kişiye:

-Benim kasabam çok  zengin, sizin gibi fakir değiliz. Toprağımız o kadar verimli, ürünlerimiz o  kadar çok ki; yiyeceklerimizi bitiremeyip hayvanlara veriyoruz demiş.

Karşı taraf durur mu? Hemen yanıt vermiş:

-Sen kasabana çok güvenme, aynı zenginliğin fazlası bizde var. Biz de sepet sepet mahsul toplayıp bitiremiyor ve kalanını hayvanlara veriyoruz. Üstelik besilerimizden aldığımız sütle, banyo yapıyoruz demiş.

Oradan geçen ve her iki kasabaya da giden yaşlı bilge, olanları duymuş.

-Size bir önerim var demiş. Madem iki kasaba halkı da bu kadar zengin ve sütle yıkanıyorlar, tam sınır çizgisine bir havuz yaptırın ve herkes bir gece boyunca, yıkandığı sütlerden bir kova bu havuza döksün. Hep birlikte zenginliğinin temsili olsun. Bakalım herkesin bir kova dökecek sütü var mı? demiş.

İki kasaba sakini de, bu gösteriye olumlu bakmış ve hemen kendi kasabalarının ileri gelenlerinden onay alınmış. Tam sınıra oldukça görkemli bir havuz yaptırılmış. İhtişamlı büyük bir havuz…

O gece, iki kasabanın halkı da, ellerinde süt dolu kovayla, karşılaştıklarında birbirlerine küçümser bakış atarak, havuz başına gitmişler. Sütlerini havuza dökmüşler. Sabah olmuş. Herkes gururla havuz başında toplanmış. Bir de ne görsünler?

Havuzun içi sadece berrak suyla doluymuş. Herkes, biraz şaşkın ve utangaç bir şekilde mırıldanmış. Yaşlı bilge konuşmaya başlamış.

-Görüyorsunuz ki, bahsettiğiniz zenginlik sadece konuşmadan ibaret. Hepiniz gece boyunca havuza süt değil su taşıdınız. Sandınız ki;  bir kova su döksem kimse fark etmez. Ama unuttuğunuz bir şey var: Örtbas edilen küçük parçalar, üst üste gelirse aynı böyle kocaman bir havuz olur ve dikkat çeker. Hatalarınızı kusurlarınızı kapatmak için yalan söylemek yerine, gerçeği söylemeniz en büyük zenginliktir.

Etrafınıza bakın…Günlük yaşamda ne yaptığınızla değil, başkasının neler yaptığıyla ilgileniyorsunuz.

*Kimin hangi arabaya bindiğiyle,

*Kimin hangi eğlence mekanına gittiğiyle,

*Kimin ne kadar çok kazanıp, nasıl harcadığıyla,

Kimsenin anlamadığı yabancı kelimeleri, gereksiz bir şekilde kullanarak, özenti içinde gerçek olmayan hikayeler dinliyor, siz de uyduruyorsunuz…

Bilgiye saygı duymak yerine, bilgisizliğinizi örtbas etmek için açık arıyor olmanız, eksiğinizle ilgili örtbas hikayeleri uydurmanız sizi yüceltmiyor. Emin olun, aynı bu testte ki gibi ortaya çıkıyor demiş.

Ve eklemiş bilge:

Hayat, elinizdeki şeylerin değerini iyice anlayamayacağımız kadar kısa. Elinizdeki cevherlerin kıymetini bilin. Sahip olduğunuz ailenin, dostların, en önemlisi değerlerin farkına varın. Sevginizi kendinizden ve çevrenizden eksik etmeyin. Bilginizi paylaşın ki anlamlı olsun, daha da değerlensin. Yarattığınız sinerji, başkasına ışık olsun umut olsun. Paylaşın ki, büyüsün… Çünkü "paylaşmak ayrıcalıktır"

Saygı Günenç

Mayıs/2015