2500 yıl önce Uzakdoğu’da Konfüçyüs isminde bir adam yaşadı. Çinli bir filozof ve düşünür olan bu bilge şahsiyet Çin, Kore ve Japonya’daki yaşam ve sistem üzerinde derin etkiler bıraktı. Fikirleriyle günümüz insanına pek çok şey öğretmeye devam ediyor. Kendi adıyla anılan bir felsefe sistemi de oluşturan Konfüçyüs’ün asırlara meydan okuyan bilgelik öğütlerini, kendi sözleri ve bunlara getirdiğim yorumlar eşliğinde paylaşmak istiyorum.
Yaptığının aynısı sana geri gelir
“Kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma.”
Çok basit gibi görünüyor, değil mi? İşte bu basit kural günlük yaşamda son derece etkili sonuçlar doğurur. Dürüst olun ve başkalarına karşı nasıl davrandığınızı masaya yatırın. Sonra da size nasıl davranılmasını istediğinizi düşünün. Önce siz kendi davranışlarınızı değiştirin ki bunun geri dönüşümünü alasınız. Kural hemen işleyemeyebilir. Siz kibar, olumlu, uyumlu davransanız da karşınızdaki bunu ilk anda fark edemez bazen. Ama siz siz olun, ilkenizden vazgeçmeyin; ettiğiniz her söz, yaptığınız her hareket doğrusu ve yanlışıyla er geç kapınızı tıklatacaktır.
Anlamak için önce yapmalısın
“Duydum ve unuttum. Gördüm ve hatırladım. Yaptım ve anladım.”
Bir şeyi gerçek anlamda öğrenebilmek, özümseyebilmek için onu yaşamınıza geçirmeli, uygulamalısınız. Okumak ve işi yapanları gözlemlemek kuşkusuz çok faydalıdır; ama anlamanın anahtarı yapmaktır. Mesela bir pedagog olarak çocuk yetiştirme kuralları hakkında ahkam kesebilir, mantıksal akıl yürütmeler yapabilir, teoriler öne sürebilirsiniz. Ama bir çocuk sahibi olduğunuzda işin gerçek yüzüyle yüzleşir, bildiğinizi sandığınız birçok şeyi bizzat yaşayarak öğrenirsiniz.
Ulaşamasan da sorun değil, yeter ki bir şey hedefle!
“Yıldızları hedefleyip onları değil de ayı ele geçirebilirsin; olsun. Sen yeter ki bir şey hedefle, onu gözüne kestir.”
En önemli şey başlamak ve neticelendirmektir. Tökezleyebilirsiniz, düşebilirsiniz; takmayın kafanıza. Sorun değil! Hedeflediğinizi değil de ona yakın bir şeyleri başarabilirsiniz. Bu da problem değil. Ama hiçbir şey hedeflemez, dolayısıyla kılınızı kıpırdatmadan öylece oturursanız bir ömrü heba etmiş olursunuz.
İstediğin neyse ona odaklan
“İnsan iyi düşüncelere ne kadar odaklanırsa, hem kendi dünyası hem de cümle alem o kadar güzel olur.”
Neye odaklanır ve düşünürseniz çevrenizde de onu görürsünüz. Düşünce şeklinizi değiştirmek, dünyanızda radikal değişimler yaratır. Daha önce göremediğiniz şeylerin varlığına hayretle şahit olursunuz. Önceden çok önem verdiğiniz ve kafaya taktığınız şeyler gözünüzde ciddiyetini yitirir ve “Hiç de mühim değilmiş halbuki” derken bulursunuz kendinizi. Davranışlarınız, baskın fikirleriniz doğrultusunda biçimlenir. Negatif düşüncelerinizi pozitif olanlarla değiştirirseniz tavır ve davranışlarınız da pozitife dönüşür, dünyanız güzelleşir. Sizin küçük dünyanızdaki bu değişim dış dünyaya da sıçrar. Çünkü siz çevrenizdekilere olumlu ve güzel hislerle yaklaştığınızda, bu iyilik halkası onlardan başkalarına yayılarak büyür.
Bırak geçmiş geçmişte kalsın
“Gerçekleşmiş şeyler hakkında konuşmak, geçmişte kalmış şeyler hakkında pişmanlık duymak boşunadır.”
Geçmişte başımıza gelen kötü şeyleri deşip deşip üzülmeden, ahlanıp vahlanmadan edemeyiz. Çünkü kötü tecrübeler ve yaşanmışlıklar egomuzu kabartır. Kendimizi önemli hissettiğimiz için yaşadığımız olumsuz şeyleri gözümüzde daha da büyütüp bu benim gibi birinin başına nasıl gelir diye düşünürüz. Bu durumu birileriyle paylaşarak da başkalarının dikkat ve ilgisini üzerimizde toplamak isteriz. Son derece insani bir durumdur bu. Ama ne yazık ki bize acı vermekten başka hiçbir şey kazandırmaz. Geçmişi değiştiremeyiz çünkü. Bunun yerine kendimize şöyle sormalıyız: “Yaşadığım bu kötü tecrübeden ne öğrenebilirim, benim yanıma kalan nedir?” Geçmişi düşünme demek kolay elbet. Başarmak ise zor ve zaman alıcı. Hatıralarımız bize sıkı sıkı sarılma eğilimi gösterir, yakamızı bırakmazlar. Ancak zamanla bizi daha seyrek ziyaret etmeye başlarlar. Ta ki bir gün onları tamamen unutana dek…
Tepkini geciktir, böylece kötü sonuçlarından sakın
“Öfkelendiğinde sonunun nereye varacağını hesap et.”
Zihnimizi ne kadar eğitirsek eğitelim, sonuçta insanız ve kimi zaman kontrolü kaybettiğiz anlar olur. Böyle anlarda ileriyi düşünmek yapılacak en iyi şeydir. Öfkenize yenilmek ve o anda içinizden geldiği gibi davranmak kolaydır. Peki ya sonrası?.. Buna değer mi? Öfkelendiğinizde içinizden 10’a kadar sayın ve öfkenizi yenemeyip hiddetle davrandığınızda, sonrasında neler olabilir, bunu düşünün.
Şimdi buradasın, başka bir yerde değil!
“Geçmişi ya da geleceği, neyi düşünürsen düşün, şu an buradasın, şu zaman ve şu mekandan kaçamazsın.”
Geçmişte ya da gelecekte kaybolmak kolaydır. Ama ne yaparsanız yapın içinde bulunduğunuz andan ve mekandan kaçamazsınız. Geçmiş veya geleceğe saplanıp kalmak bir alışkanlık halini almamalıdır. Aksi halde “şimdi”nin gücü elinizden uçar gider. Böyle durumlarda bir-iki dakika derin nefes alarak soluklarınıza odaklanın. Veya o andaki işinize yönelerek dikkatinizi oraya verin.
Hayatın basitliğini fark et
“Hayat aslında çok basit. Fakat nedense onu karmaşıklaştırma konusunda ısrar ediyoruz.”
Zihin düşünmeyi sever. Bu yüzden düşündüklerini zamanla daha kompleks bir yapıya büründürmeye meraklıdır. Zamanla gözümüzde karmaşıklaşan ve zorlaşan şeyler bizi harekete geçmekten alıkoyar. Zihnimiz o işin başarılamayacak denli zor olduğuna inandırmıştır çünkü bizi. Detaylar ve önemsiz ayrıntılar içinde boğulmayın. Yaşamınızda neyin önemli olduğunu belirleyin ve bunun dışındakileri eleyin gitsin. Önemli olan neyse enerjinizi ona yöneltin. Düşüne düşüne bir yere varılmaz, eyleme geçmenin önemini görün. Aksiyon, statik şekilde düşünmekten daha çok şey öğretir bize; hayat ve kendimiz hakkında…
KUTU
Konfüçyüs’ün 3 Nasihati
· Hiçbir şey yapmamaktansa oyun oynamak daha iyidir.
· İnsanların doğası birbirinin aynısıdır; onları farklı kılan alışkanlıklarıdır.
· Asla değişmeyenler, en zekiler ve en ahmaklardır.
Kaynak: gencgelisim.com