Herkes bu ressamın yaptıklarını kusursuz kabul edecek kadar beğenirmiş ve onu ‘Renklerin Ustası’ anlamına gelen Ranga Çeleri olarak tanısa da; kısaca Ranga Guru derlermiş.
Onun yetiştirdiği bir ressam olan Raciçi ise artık eğitimini tamamlamış ve son resmini yaparak Ranga Guru’ya götürmüş ve ondan resmini değerlendirmesini istemiş.
Ranga Guru ise;
– Sen artık ressam sayılırsın Raciçi. Artık senin resmini halk değerlendirecek, diyerek resmi şehrin en kalabalık meydanına götürmesini ve en görünen yerine koymasını istemiş. Yanına da kırmızı bir kalem koyarak halktan beğenmedikleri yerlere çarpı koymalarını rica eden bir yazı bırakmasını istemiş. Raciçi denileni yapmış ve birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde görmüş ki, tüm resim çarpılar içinde ve neredeyse görünmüyor. Çok üzülmüş tabi. Emeğini ve yüreğini koyarak yaptığı tablo kırmızıdan bir duvar sanki. Alıp resmi götürmüş Ranga Guru’ya ve ne kadar üzgün olduğunu belirtmiş. Ranga Guru üzülmemesini ve yeniden resme devam etmesini önermiş. Raciçi yeniden yapmış resmi ve gene Ranga Guru’ya götürmüş. Tekrar şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş Ranga Guru. Ama bu defa yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde yağlı boya, birkaç fırça ile birlikte… Ve yanına insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı ile birlikte bırakmasını istemiş.
Raciçi denileni yapmış.
Birkaç gün sonra gittiği meydanda görmüş ki resmine hiç dokunulmamış, fırçalar da, boyalar da kullanılmamış. Çok sevinmiş ve koşarak Ranga Guru’ya gitmiş ve resme dokunulmadığını anlatmış.
Ranga Guru ise;
Sevgili Raciçi, sen birinci konumda insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşabileceğini gördün.
Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı.
Oysa ikinci konumda onlardan hatalarını düzeltmelerini istedin, yapıcı olmalarını istedin. Yapıcı olmak eğitim gerektirir. Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye kalkmadı, cesaret edemedi.
Sevgili Raciçi, mesleğinde usta olman yetmez, bilge de olmalısın. Emeğinin karşılığını ne yaptığından haberi olmayan insanlardan alamazsın. Onlara göre senin emeğinin hiç bir değeri yoktur. Sakın emeğini bilmeyenlere sunma ve asla bilmeyenle tartışma.
Şirketlerde genelde güzel yaptığın şeyler görülmez, herkes eksik taraflar konusunda yorum yapmaya ve eksik oduğunu göstermeye meyillidir.
Özgüveni kaybetmeyin ve sürekli iyileştirmeye gönül verin.
Bir şey değiştirmiyorsanız, emeğinizin bir değeri yoktur, Rutin işi herkes yapar, Önemli olan dönüşmektedir, evrim geçirmektir. O zaman değerlenirsiniz.
Güzel yorumunuz için teşekkürler.
Ranga Guru’nun dediği gibi usta olmak yetmiyor bilge de olmak gerekiyor yanı yaptığın işi sunman ve farkındalık yaratman gerekiyor. Toplum olarak eleştiri yapmayı seviyoruz. (verebileceğimiz zararı hiç önemsemeden) Sanırım dediğiniz gibi özgüveni kaybetmeden eleştirinin bile olumlu yönünü almaya çalışmak en doğrusu. Ve bir de en azından bu bilinçte olup bizim başkalarına bunu yapmamız gerekiyor.
bu guzel hikaye icin tesekkurler.
empati kurabilmek en onemlisi saniyorum, her durumda oldugu gibi bu durum icin de. O kadar acimasiz elestirenler belki de aslinda kendileri en kucuk bir elestiriye bile gelemeyenler olabilir. Yine de is hayatinda ve aslinda heryerde elestiri yapmaya bayilanlar var. Yazdiginiz gibi en guzeli herhalde o tip acimasiz elestirilerden bile olumlu taraflari almaya calismak…
Farklı bir pencereden bakma şansı veren yorumunuz için teşekkürler Sevgili Canan. Empati çok sık telaffuz ettiğimiz ancak hayata geçiremediğimiz bir kavram. Herkes bir nebze kendini başkasının yerine koyabilse belki de bir çok sorun kendiliğinden çözülür. Bir de bahsettiğiniz gibi, keşke kendi eksiklerimizi başkalarını ezerek kapatmaya çalışmasak…
emegin degerı olculmez ama gunumuz sıstemınde .dırenmelıdır ve dırenclı olmaşıdır emek ve emekci..
Teşekkür ederim sevgili Zekiye. Şüphesiz ki emeğin değeri ölçülemez. Belki bir iki güzel söz, takdir edilmek, maddi ve manevi karşılık alabilmek, değerinde bile olmasa da iyi hissettirir insanı diye düşünüyorum.
Paraşütünüzü kim hazırlıyor ?
Uzunca yazıp okuyanları sıkmaktan çekiniyorum.Bu nedenle lütfen "paraşütünüzü kim hazırlıyor ? " başlığı ile netten arayın ve okuyun.
Farkına varmadığımız bazı emekler insanın kendini iyi hissetmesini sağlar.Karşınızdakine olan katkısını ise sadece siz anlamış olabilirsiniz.hiç önemli değil,zaten bir hakkınız varsa sizi
Teşekkür ederim Cem Bey.
Güzel bir hikayeyle buluşmamı sağladınız…
Bu hikayeyi de ayrıca okumayanlar için paylaşacağım.
Saygılarımla.
Güzel bir hikaye. Emeğin önemini anlatan harika bir hikaye. Yapıcı olmakla gelişigüzel eleştiri yapmak ayrı bir şey. Yapıcı olmayı pek fazla beceremeyiz ama iş eleştirmeye gelince mangalda kül bırakmaz verir veriştiririz. Çok doğru bir söz “Sakın emeğini bilmeyenlere sunma ve asla bilmeyenlerle tartışma”
Beğenileriniz ve katkılarınız için teşekkür ederim Nermin Hanım.
Keyifli okumalar dilerim.