Saygı

ZOR YOLCULUKLAR “İÇE BAKIŞ”

Saygı Günenç

kapak

Güney Kanada, Eylül ayı…

Kuzeyden öyle bir soğuk geliyor ki; bu karakışın habercisi; karakış ise destansı bir yolculuğun… Soğukla birlikte, burada yaşayan kelebekler  4800 km.’lik uzun bir göç yolculuğuna hazırlanıyorlar… Dünyanın en uzun ve en fazla göç eden böcekleri olarak bilinen, Meksika’nın ılıman ormanlarına doğru kanat çırpan “Kral Kelebekleri”nin yaklaşan soğuğa dayanabilmeleri imkansız… Kısacık hayatlarını sadece 100 metre karelik bir alan içerisinde geçiren bu kelebekler, hayatta kalmak için aklın sınırlarını zorlayan bir yolculuğa çıkmak zorundalar. Turuncu-siyah kanatlı milyonlarca kral kelebeği, her yıl Kanada’dan Meksika ormanlarına doğru kanat çırparlar. Katledilen mesafe ise tam 4800 km.dir…

Kral kelebekleri yolculuğa başlamadan evvel çiçek özü ile beslenerek ağırlaşırlar. Önlerinde çok uzun bir yol vardır. Bu yolculuk esnasında şüphesiz birçok defa, fırtına ve şiddetli yağmurlar sonucunda, savrularak yön değiştirirler. Ancak hiçbir zaman kaybolmazlar, hiç görmedikleri, bilmedikleri yerlere doğru yollarına devam ederler. 8 -10 hafta süren zorlu bir yolculuktan sonra, Kasım–Aralık ayları arasında 3000 m yükseklikteki Meksika dağlarına kavuşurlar. Burada ihtiyaç duydukları besin ve su mevcuttur. Hava sıcaklığı da yaşamaları için elverişlidir. Burada, Aralık ayından Mart ayına kadar 4 ay boyunca kış uykusuna yatarlar.  Hayatlarını vücutlarındaki yağ stoklarıyla sürdürürken yalnızca su içerler. İlkbaharın gelmesiyle birlikte kendilerine bir bal özü ziyafeti çekerek, geri dönüş için enerji toplarlar.  Böylece 15 Mart’ta doğdukları yere dönüş yapmak üzere, kuzeye doğru yolaçıkarlar…

Kanada’dan Meksika’ya, Meksika’dan Kanada’ya bu yolculuk her yıl tekrarlanır. Anne ve babalar, Kanada’dan yola çıkarlar, yolda ölürler. Bu defa; ölmeden önce bıraktıkları yumurtadan yavruları çıkar, onlar birer tırtıl olup büyür, ardından koza örüp kelebek olur ve sonra yola devam ederler. Onlar da ölür, ama torunları sürdürürler yolculuğu. Torunların ömrü de yetmez, sonunda torunların çocukları tamamlar bu yolculuğu…

Kelebekler gibi narin böceklerin bu kadar uzun mesafeyi nasıl olup da alabildikleri ve ibret verici birlikleri, gerçekten destanlara konu olacak kadar etkileyici… Hadi bu büyüleyici doğadan kendimizi geri çekelim ve sıradan yaşamlarımıza dönelim. Böyle narin, kısa ömürlü bir canlının yaşadığı hayat mücadelesinin, yolculuğun, dayanışmanın, kendi hayatınızda olduğunu düşünün. Böyle zor yolculukları sıklıkla yapıyor, iş yaşamımızda da çok uzun yollar alıyoruz. Ama nasıl? Kral Kelebekleri’nin mükemmelliğinden uzak, kargaşa içinde, dağınık olduğu kadar, sıkça yükselen sesler nedeniyle duraksayan, ortak çıkar gözetmeksizin öylece, tatminsiz kanat çırpan bir kelebek topluluğu düşünün. Bu yolculuğu tamamlayabilir mi? Sizce aralarından yükselen sesler bize ne söylüyor? Haydi birkaç tahminde bulunalım.

konulacak1Ahmet: -Sanki gitmesek olmuyor. Benim fikrim bile alınmadı. Pof!…

Suzan: -Ayyy Zehra’nın tipine bak. Kendini beğenmiş, nasıl da gıcık oluyorum. Biz donuyoruz o hala süsünün derdinde.

Zeki: -Bence benim önden gitmem gerekir. “Know-how”ımın iyi olduğunu kaç kez söylemem gerekiyor.

Hidayet: -Bu kim, hım yeni mi? Ne gerek vardı ki yeni birine? En sona atın bari gözüm görmesin. ben yeni olduğumda yer bile sildirdiler.

Abdullah: -Hava çok soğuk. Herkes çok sıkıcı. Bence felaket olacak. hiç birimiz bir yere gidemicez. Ben diyeyim de.

Türkan: -Ooo o kadar yolu git, sonra da doğur, hop emeklerini başkası kapsın. Sen hayata veda et. Nerde bu yoğurdun bolluğu? Yok arkadaş kendi işini kendin yap. Ne bunlara güveniyorsun! Ben olmasam ne yaparlar acaba?

Samet: -Sıralamada hata var üstelik kaç kere anlattım. Şimdi düzensizlik olacak yolculuk boyu. Beni dinlemiyorlar ki!

Hasan: -Arkadaşlar yaptığım araştırmalara göre, yönümüzü iyi belirlersek, hava şartları da izin verirse, şu rotadan daha kısa ulaşabiliriz.

Şeyma: -Herkes konuşuyor. Çok bilmiş feylesof. Yürü işte ukalalık yapmanın sırası mı?

Ahmet: -Bence yanlış yoldayız.

konulacak2

Şule: -Çekil kenara ben senden daha önce geldim. Üstelik bak eşyamı koydum, buralar kapılı.

Huriye: -Ne yani yanımda bir erkek mi olacak?

Küçük Ahmet: – Bu yolculuk yapılmaz.

Mustafa: – Daha bekliyecek miyiz sıkıldım.

Murtaza: -Sanki tek sen varsın burada. Gölge etme arkadaşım.

Hatice: -Bak bak bak Ayşe’ye bak, nasıl da yalakalık yapıyor, sanki hepimiz gitmiyoruz. Küçük dağları o yaratmış. Tabi arkası sağlam.

Buse: -Ay kimseyi anlamıyorum. Ne gereksiz dedikodular bunlar. İşinizi yapın, gereksiz konuşmayın. Şimdi ben geçen gün Fatma’nın ayıbını yüzüne vurdum mu? Söyledim mi hiç kocasının aldattığını? Hayır demem, ben dedikoduyu sevmem. E hadi gidelim.

-Himmet: -Ya ben gitmicem. Aman be… Atın ölümü arpadan olsun…

Bu zorlu yolculukta kaç metre gideriz, kaçımız kalır, kaçımız kayboluruz kim bilir? Nedense bu iç konuşmalar geçti bir an aklımdan. Yoksa asla gerçek şeyler değil! Hiç iş yaşamımızda böyle konuşmalar duyar mıyız biz? Asla! Kral Kelebekleri kadar mükemmel bir yolculuk yapıyoruz.. En azından özünde sadece bunu hayal ediyoruz. Hem de hepimiz!

Sevgilerimle.

Saygı Günenç-Aralık/2013

sgmyazilimsayfasi1

Saygı Günenç tarafından yazıldı

“ZOR YOLCULUKLAR “İÇE BAKIŞ”” Yorumları (8 Adet)

  1. Mehmet Arat dedi ki:

    Yazdıklarınız doğanın milyonlarca olağanüstü serüveninden birinin öyküsünü ne güzel anlatmış. İnsan doğayı tanıdıkça gördükçe insanlığından utanabiliyor gerçekten.

    Yazınız ve paylaşımınız için teşekkür ediyorum.

    Saygılarımla.

    Mehmet Arat

    1. Saygı Günenç dedi ki:

      Güzel bakış açınız ve değerli yorumlarınız için ben teşekkür ederim Mehmet Bey.

      Doğanın büyüleyiciliği bize öyle güzel kapılar açıyor ki; küçük bir parçasına dokunabilmek, fark etmek bile büyük bir keyif.

      Keyifli okumalar dilerim.

  2. sibel dedi ki:

    Farklı içseslerin olmaması sebebi ile doğa olağanüstü ve inanılmaz bir düzen içinde. Düzen asla bozulmuyor. Herkes görevinin başında.Hedef belli. Amaç belli.Başarı kaçınılmaz.

    Sevgiler

    1. Saygı Günenç dedi ki:

      Uyumun, takım ruhunun başarıya etkisi sözlerinizle bir kez daha vurgulanıyor.
      Teşekkürler Sibel hanım.

  3. aliye dedi ki:

    Çok güzel bir yazı teşekkürler

    1. Saygı Günenç dedi ki:

      Beğendiğinize sevindim Aliye Hanım.
      Keyifli okumalar dilerim.

  4. Aysun Kaymaz dedi ki:

    Kelebekleri çok severdim, şimdi daha çok seviyorum. Siz de ne hoş dile getirmişsiniz doğaya nasıl aykırı duruş sergilediğimizi.. Küresel ısınma, susuzluk, güç savaşları, daha çok hastalık/daha çok ilaç derken gün gelip bunların hepsi kapımıza dayandığında hayatta kalmak için tek yol aslında; kral kelebeklerin göçü.. Sizin aracılığınızla aynı fikirde olanlardan küçük bir ricam var: ne olur doğaya saygı gösterelim. Çöpü çöpe atalım, suyu boşa harcamayalım, ekmek israf etmeyelim, alternatif enerji kullanmaya çalışalım, tasarruflu olalım ve lütfen İçimizdeki enerjiyi beslemek için gülümseyelim, gülümsetelim..
    Sevgiler.

    1. Saygı Günenç dedi ki:

      Merhaba Aysun Hanım,
      Hem yorumlarınız hem de farkındalığınızı gösterdiğiniz için teşekkür ederim. Öyle önemli bir konuya değindiniz ki…
      Geleceğimizi kirletmeyelim! Çocuklarımıza güzel bir dünya bırakalım! Bu toplumsal bilinç umarım herkeste olur.
      Sevgilerimle.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

6.335 okunma

Kişisel blogdur. Ticari amaç ya da kazanç gütmez. Blogda kullanılan bazı görseller ve bazı yazılar google üzerinden alınmıştır. Herhangi bir hak iddia edilmemektedir. İstenildiği zaman kaldırılacaktır.

Başa Dön